27 Aralık 2019
Sayı: SYKB 2019/01 (48)

Gelecek işçi sınıfının olacaktır!
AKP-saray rejimi geleceğini savaşa endeksliyor
Erdoğan’a karşı Erdoğan taktiği
Gerici hesapların sonu yok
“Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul!”
Asgari ücret vergiden muaf tutulsun!
Metal Grup TİS süreci ve görevlerimiz
Gerçek bir sınıf mücadelesinin imkanları
Atamalarda güvenlik soruşturmaları sürecek
Burjuvazi bireyciliği ve bencilliği dayatıyor
Tarihsel dönem ve devrimci parti - 1
Proleter hareketin ve halk isyanlarının yeni dönemi
Teslim Demir… Gerçek bir yaşam filozofu!
Hong Kong’daki son gelişmeler üzerine
İngiltere seçimleri ve Brexit
Trump’ın azil sürecinde rezalet diz boyu
Fransa genel grevinden gözlemler
LSG Sky Chefs’te grev yasağı
Sosyalistlerin “kadın eylemleri”ne katılımları üzerine
AKP’nin genelgesi şiddeti ve baskıyı boyutlandırıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gerici hesapların sonu yok

 

Son dönemlerde Erdoğan adeta bir erken seçim hazırlığında. Yaşadığı o kaybının da etkisiyle göz boyamaya yönelik popülist kimi hamleler yapıyor. Öte yandan da gerici tabanın istekleri doğrultusunda adımlar atmaya devam ediyor. En son, geçen kasım ayındaki Din Şûrası’nda, “Dini, hayattan tecrit eden, belli kalıplara, şekillere, davranışlara hapseden dogmatik bir anlayışa itibar etmeyeceğiz. Bir Müslüman, dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir.” demişti. Bu vurgulardan hareketle Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararla faizsiz finans kuruluşları denetçileri için belirlenen etik kurallar, fıkhi (İslam hukuk kuralı) hükümlere bağlandı.

Kararda, ayet ve hadislerin yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çalışmalarından alıntı yapılarak, denetçiler için etik ilkelerin dini dayanakları olarak, “insanın yeryüzündeki halifeliği ilkesi, ihlas (ibadette içtenlik), takva (Allah’tan korkma), Allah’a hesap verilecek olması” gibi şartlara işaret edildi.

AKP 17 yıllık iktidar süreci boyunca topluma dinsel gericiliğin hedefleri doğrultusunda biçim vermeye çalıştı. Buna direnç göstererek laik değerlere sahip çıkan “%50’lik” kesimin tepkilerine rağmen, kimi zaman geri adım atsa da bu konudaki ısrarını sürdürdü. Dinsel gericiliğin siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda topluma biçim verme çabaları eğitimden sağlığa, toplumsal-kültürel yaşamdan hukuka hemen her alanda görülmektedir.

Bu girişimlerin sonucu olarak örneğin Diyanet ile dini vakıf ve derneklere ait olan okul öncesi eğitim kurumu sayısı son dört yılda 3,7 kat, öğrenci sayısı ise 4,5 kat artmıştır. Eğitim müfredatı her düzeyde bilimsellikten arındırılmıştır. Ya da hastanelerde alternatif tıp adı altında anti-bilimsel yöntemlere yer verilmeye başlanmıştır. Hukuk alanında atılan ve yukarıda bahsi geçen adım ise oldukça manidar bir sembolik değer taşımaktadır. Zira laik bir devletin göstergelerinden biri olan hukukun İslami referanslarla biçimlenmesi, dinsel gericilik için önemli bir adımdır. Erdoğan gericiliğin bir koalisyonu olarak şimdiye kadar çeşitli ittifaklar yapıp bozsa da gerici tabanın isteklerini hep gözetti, dinci ve kindar nesil yetiştirmekten hiç vazgeçmedi.

Son olarak tecavüzlerle gündeme gelen Ensar Vakfı’nın Milli Eğitim Bakanlığı onayıyla okullarda öğrencilere “Ahlaklı olmanın faziletleri” üzerine seminerler vermesi durumu gayet açık özetlemektedir. Düzenin eğitim kurumlarındaki çocuklara öğretilen, aşılanan gericilik yetmezmiş gibi bizzat gericilik merkezlerinden yardım alınmaktadır.

Öte yandan faizsiz finans kuruluşları denetçileri için etik kurullarının İslam hukukuna göre yapılması, AKP’nin yolsuzluklarla anılan imajına makyaj yapma ihtiyacından da ileri gelmektedir. Dinci gericilik için bahsedilen “İslam hukuku”, gerçekler görülmesin diye emekçilerin zihnini kapatan bir başka örtüdür. Şu günlerde Milli Piyango satışları artırılsın diye yapılan reklamlar ortadadır. Bırakın düzenin kendisini, bu düzeni emekçilerin dini duygularını sömürerek ayakta tutmakla görevli olan Diyanet, gelirlerinin önemli bir kısmını eleştirdikleri bu
şans oyunlarından, alkolden elde etmektedir.

Dinci gericilikle yoğrulmuş bu kapitalist sömürü düzeninden beslenenlerin hayalini kurdukları toplum biçimi, biat eden yığınların iliklerine dek sömürülebilecekleri vahşi kapitalizmdir. Amaçlanan, gericiliğin zehriyle bilinci körelmiş yığınların; haksızlıklara, adaletsizliklere, toplumsal eşitsizliklere, sömürüye karşı direnenlere uygulanan devlet terörünü “şeriatın kestiği parmak acımaz” zihniyetiyle kabullenmeleridir.

 

 

 

 

Tüketici güveni Aralık ayında geriledi

 

Krizin etkisiyle dibe vuran ve son iki aydır kısmi yükseliş gösteren tüketici güven endeksi, Aralık ayında önceki aya kıyasla yüzde 1,9 geriledi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık ayı tüketici güven endeksi istatistiklerini bugün yayınladı. Tüketici güven endeksi, önceki aya kıyasla yüzde 1,9 düşüş göstererek 58,8 seviyesine geriledi. Tüketici güvenindeki düşüşte, gelecek 12 aya dair beklentileri yansıtan alt endekslerdeki düşüşler etkili oldu. Tasarruf etme ihtimali haricindeki tüm beklentilerde gerileme kaydedildi. Özellikle de önümüzdeki 12 ayda fiyatların artacağı beklentisi, güvenin düşüşüne yol açtı.

Fiyatların değişimine ilişkin beklenti, önceki ayki 77,9 değerinden 74,6’ya düştü.

Hanenin maddi durum beklentisi, önceki ayki 79,3 değerinden yüzde 2,1 düşüşle 77,7’ye geriledi.

Genel ekonomik durum beklentisi 78,5’ten yüzde 2,5 azalışla 76,5’e düştü.

İşsiz sayısı beklentisi önceki aya kıyasla yüzde 2,9 geriledi. Önceki ay 58,8 olan endeks Aralık ayında 57,1 oldu.

Tasarruf etme ihtimali ise önceki aya kıyasla yüzde 3,5 arttı. Kasım ayında 23 olan endeks 23,8’e yükseldi.





Soygun düzeninin bütçesi kabul edildi

 

2 hafta meclis Genel Kurulu’nda görüşülen 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi 20 Aralık’ta AKP-MHP koalisyonunun oylarıyla kabul edildi. 159’a karşı 329 oyla bütçe teklifi meclisten geçti.

En fazla payın 468,3 milyar lira ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ayrıldığı bütçede, savaş ve saldırganlığa hizmet eden devlet kurumlarına 150 milyar lirayı aşkın kaynak aktarıldı.

Bunlar arasında geçen yıla kıyasla en fazla artış kaydeden kurum Milli Savunma Bakanlığı olurken, kurumun bütçesi 7,9 milyar TL’den 53,9 milyar TL’ya çıkarıldı.

Başlangıç ödeneklerini yıl içerisinde hızla tüketen ve ek kaynaklarla harcamaları artan cumhurbaşkanlığına da 3,2 TL pay verildi.